TRANSFORMATİF ESTETİĞİN KIRMIZISI
Bu deneysel ve akışkan konunun oluşturulması bağlamında bir şey kaybolursa, başka bir şeyi genellikle bunu tamamen farklı algısal değerler ve anlam olarak hayal edebiliriz. Burada, tamamen farklı bir estetik duyumun ortaya çıkmasını ön koşullandıran zihinsel dinamik yansıması olarak düşünülebilir. Bazen tamamen farklı olsalar bile gördüğümüz anda çeşitli duyusal etkileri deneyimleme ve değerlendirme konusundaki tinsel kapasitemiz tarafından temellendirildiği ve desteklendiği için mümkündür. Bu, ilk anda algıya verilen duyusal tepki olarak gerçek dünyanın Platonik karakterine bağlanabilir. İnsan DOĞASININ deneyimlemelerinde hareket ettiği dinamik tezahür, yaşamlarında ve buna göre inşa edilmiş çevrede onun bir parçası olarak durur haldedir. Kalıcı dönüşüm olgusunu esasen değişiklikten farklı olduğu anlayışını hatırlamalıyız, çünkü önceki algısal değerle benzerliği sürdürme kavramını artık eskimiştir ve asal değildir.
Dönüşümle, algısal olgular, onu nasıl algıladığımız biçiminde olduğu gibi, estetik özellikler anlamında mutlak bir özerkliğe ulaşır. Ancak, başımızın üzerinde her zaman bir soru asılı durarak ve bu süreçteki değişiklikten kaçınarak, tamamen farklı bir duyusal deneyime nasıl dönüştürülebilir? Dönüşüm, algılayanın zamanda somutlaşan değerle uyuştuğu zamandaki konumuna dayanır. Biz bunu yeni değerlerin duygusal tepkisiyle doğrularız. Bu, sanalın varoluş biçimi olarak estetik açıdan, birazda idealar dünyasına ait olarak genellikle gerçek dediğimiz şey kadar değerli olduğunu kanıtlar. Kişinin gördüğü, özellikle de duygusal olarak tepki verdiğinde var olan şey değilmidir?
Estetik duyumun aktif unsurlar olarak öncelikle yaklaşan bir gerçekliğine dair öngördüğü varlığı; özellikle de kültürlerarası zamansal estetikle uyumludur. Dönüşümle BAŞLAYAN yeni bir algısal değeri, sezgilerimiz tarafından estetik olarak değişken bir deneyim ve değer formu şeklinde kabul edilebiliriz. Kırmızı süreçlerin sonunda, algılayanın zihinsel dönüşümü (Küf yeşili hariç) olarak gerçekleştiği, imgemize inşa edilmiş standartlardaki kültürel katmanlara meydan okuyan estetik rehber noktaları olarak düşünülebileceğimiz anlaşılıyor.
Kırmızı’nın dönüşüm hissi estetik olduğunda, algılayıcı için muhtemelen sürecinde var olan duyusal etkilerle doludur. Figen Batı tarafından önerilen ve yönlendirilebilir olan, her zaman olma sürecinde olan bir olay olarak başkasının fikrine çok yakındır. Bu ancak bir formun değişen gövdesine, eklenen veya çıkarılan bir sonuç olarak düşünülemez.
Necmi KARKIN
Comments